“ EDEP YA HU.”.
Ey ezelde nur iken şimdi farklı farklı isimlerle anılan, aslında Hu’dan ibaret olan kardeşim, Allah Tealâ’nın ruhundan ruh üfürdüğü, en büyük emanete sahip, îman tacıyla ziynetlenmiş; benlikten, senlikten öte O “Hû”nun mazharı olmuş “O”! Ey sahibi “Hû” ve sahibi “O”! olan! Sana “O”nun tarafından verilen bâki, kaybolmaz, hatta görülmez edep libasını taşıyan “O”! Bu edepten uzaklıkları görüp de sakın kendindeki emaneti zayi etme. “O”na nefsinin süfli perdeleri ile o edebi örtme. Baki olanı ve baki olan edebi fani, kaybolup gidici hallerle heba etme. O bakiyi bu faniye değişme. Sen her an tecellisi ile her şeyin O’ndan olduğunu hatırla. Dönüşün “O”na olduğunu unutma. Edep Yâ Hû ikazımızı da O’ndan bil...
Allah hepimize bu özelliği ve anlamını idrak ettirsin ve onun elçisini anlamayı, her şeyden önce O’nu sevebilmeyi, bu dünyada kendi deyimiyle bir misafir olarak yaşayan, Kainatı ve Sistemi, O’nun varedicisini tüm özelliği ile bize bildiren, sadece ama sadece İnsanlık için çırpınan Resulallah Efendimize ümmet olabilmeyi, Ahiret yaşamında yüzüne bakabilmeyi bizlere nasip etsin.
Allah Muin’iniz olsun…