Bir Salı günüydü.>>> 'Yoğun bir is temposuyla geçen günün akşamında eve varmak ne güzel... >Daha da güzeli elini yüzünü hoş kokulu sabunlarla yıkayıp, üstüne rahat ev >kıyafetlerini geçirmek... Sonra söyle güzelce televizyonun başına kurulup >eline kumandayı almak..'>>> Oturduğu yerde sızlanmalarını dindirmek için ayaklarını yüksekçe bir yere> kaldırıp uzandı. Yorgunluğu şimdi çok daha belirginleşmiş, külçe gibi >üzerine çökmüştü. Oh! Tam şekerlemelik bir andı. Gözlerini yumdu, >televizyonun sesini kisti.>>> Sabah geç kalkmasına rağmen çok is yapmış, çok yere gitmişti. Geç yatması >da cabası... Şöyle bir düşündü:> 'Evi silip süpürmek, çarşıya çıkıp sayısını hatırlamadığı kadar mağaza >gezmek, alış veriş yapmak, bu arada faturaları unutmamak, her biri için >saatlerce sıra beklemek, sonra o eşyaları elleriyle taşımak...'>>> Çok, çok zahmetli bir gün olmuştu bugün.>>> Ayakları, kolları, her yeri sizliyordu. Burnuna sabunun güzel kokusu >geldi. Leylak gibi, insana eflatun rengini hatırlatan ferahlatıcı bir >kokuydu bu... Derin derin içine çekti. Galiba bu kokunun uykuya da tesiri >vardi. Davetiye çıkarmış gibi, uyku hemen başucunda bitiverdi. Tam kendini >uykunun o tatlı tatlı dalgalanan, masmavi ve ılık denizine atacak, >imkansızın mümküne dönüştüğü yerlerde gezecek hatta uçacaktı ki, aklına >akşam namazını kılmadığı geldi. Düşünmemeye çalıştı.>>> Yok, hayır! Akşam namazını kılmamıştı. Ama çok yorgundu. Olsun, yine de >kılmamıştı. Ama kıpırdayacak hali kalmamıştı, her yeri sizliyordu, zaten >namazını kılsa bile huşuyla değil, bir an evvel kılmış olmak için >kılacaktı. Biraz düşünüp aklına gelen birkaç önemli önemsiz bahaneyi de >sıraladı. İçindeki uzlaşmaya yanaşmayan o inatçı ses tek cümleyle cevap >verdi: Kılmamıştı iste, kılmamıştı, kılmamıştı...>>> Bahanesini geçerli hale getirmek, inatçı sesin inadını kırmak için daha >çok düşündü:> 'Zaten bu sene üniversite imtihanına giriyorum. Gece yarılarına kadar >ders çalış, okul, dershane, etütler...> Sabah namazlarına da genelde kalkamayorum, öğlenleri okulda kılamıyorum, >hatta bazen, yok yok, genellikle ikindileri de... Ne öyle bölük pörçük... >Bir şey yapıldı mı tam olmalı. Seneye hayırlısıyla üniversiteyi bir >kazanayım... Hepsini beş vakit kılmaya başlarım. Hayatım nasıl olsa düzene >girer. Şimdiki kadar yoğun da olmam. Bu sene geçiş yılı. Olmuyor iste bu >yoğunluğun içinde!'>>> Üniversiteli olmakla, yepyeni bir pazartesiyle yepyeni bir hayata >başlayacaktı... düzenli bir hayata. Tabii, namazları tam bir hayata..>>> Ah pazartesi, bir gelse!>>>>>>> Ve üniversite yılları.>>> Bir Salı günüydü.>>> Artık şubat tatilinin yaklaştığı, insanların kayıp düşmesini bekleyen >buzlarla kaplı, soğuk yollarda geçirilen koşturmacılı bir günün akşamında >kendini eve zor atmıştı.>>> Yoğun bir günün bitiminde evine varmak ne güzel bir duyguydu.> 'Bir de mor veya mavi renkli, kokulu sabunlarla yıkanıp, yüzüne gözüne, >eline ayağına yapışıp onun yorgunluğunu artırmak için ağırlık yapan tozdan >kirden kurtulmak herhalde dünyanın en güzel duygularından biriydi.'>>> Gerçi sabun evindekiler kadar kaliteli değildi. Bazen yüzünü tahriş de >ediyordu; ama olsun. Öğrencilik hayatı işte...>>> Oturduğu koltukta hemen uyuyabileceğini biliyordu.>>> Çok yorgun ve uykusuzdu. Gece sabaha kadar ders çalışmış, erkenden deneme >imtihana gitmiş, yetiştirmesi gereken ödevi yapmak için kütüphanede bir >hayli vakit geçirmişti.>>> O kadarla kalsa yine iyi... Eksik ders notlarını tamamlamak için >koşuşturup fotokopicilerde epey ter dökmüştü... 'Üff ne tempo ama!' diye >düşündü.> 'Hiç de öyle bir kere kapağı atmakla bitmiyormuş... Asıl zorluk >üniversitedeymiş meğer. Şimdi çalıştığım kadar üniversite imtihanına >hazırlansaydım en yüksek bölümü kazanırdım alimallah...'>>> Başını yastığa koydu. Üzerine sıcacık bir battaniye aldı. Burnuna ikinci >sınıf da olsa güzel kokan sabunun kokusu geldi. Bir an evini hatırladı.> 'Az kaldı. 2-3 imtihan sonrası, yaklaşık 2 hafta sonra evdeyim.'>>> Annesinin mis gibi yemeklerinden yiyecek, yüzünü evlerinin güzel ve >kaliteli sabunlarıyla yıkayacaktı.>>> Bu düşünce onu keyiflendirdi. Gözlerini kapadı, yüzünde ailesini >düşünmenin verdiği tebessümle, bedeninde uzun zamandır süren koşuşturmanın >yorgunluğuyla, uykunun insanı uçurup yorulmaksızın gezdirdiği değişik >alemlere yola çıkmaya hazırlanıyordu...>>> Birden aklına aksam namazı geldi. Eskisi kadar inatçı olmasa da, o ses >yine konuşmaya başlamıştı: 'Oooo, bu yorgunlukla çok zor bir is simdi bu. >Kalkacak, ağrıyan bacaklarıyla yürüyecek, sızlayan kollarınla, ellerinle >abdest alacaksın... Soğuk suyu da hesaba kattin mi? Sıcacık battaniye terk >edilip namaz kılmak...'>>> Kılmalıydı!!!>>> İnatçı sese karşı, o da inat etti:> 'Yarım yamalak, bu yoğun temponun içinde, hızlı hızlı kılınacak namazın >ne hayrı olur ki... Koşturmanın içinde böyle geçiştirilmiş namazlar... Yok >yok, olmaz öyle. Şu imtihanlar bir bitsin, şu okul bir bitsin, mesleğimi >elime bir alayım. Adam gibi kılmaya başlarım...'>>> Pazartesi bir gelse.>>> Yeni bir hayatin ilk günü olacaktı... Artık mesleğini eline almış çok >daha düzenli ve stressiz hayata başlamış olacaktı. 'O zaman kılarım, hem >bugünlerin kazasını da yaparım.' diye düşündü. Sonra içinde feryatlar >koparan o sesi duymamak ve hatta onu da rahatlatacak bir çözüm bulabilmek >için, yarın bir gün çalışacağını, sabah erken kalkıp namazını kılıp hatta >çok sevdiği sabah uykularından vazgeçip, namazdan sonra yatmayıp Kur'an >okuyacağını, öğle tatillerinde namazını rahatlıkla kılabileceğini, ikindiyi >kısa günlerde iş yerinde, uzun günlerde evinde, aksam ve yatsıyı evinde >sakin ve huşuyla kılacağını hayal etti. Nasıl olsa kılacaktı.>>> Yeter ki şu yoğun tempolu, stresli okul günleri bir geçsin... İşe >başlayacağı, yeni bir başlangıç yapacağı pazartesi bir gelse..>>>>>>> Ve iş hayatı...>>> Bir Salı günüydü.>>> İşten yorgun argın eve gelmişti. Gelen fakslar, yapılan görüşmeler, >arananlar, arayanlar... İnsanlara laf anlatmak cidden çok zordu. Hele bir >de iş yerinde dönen ayak oyunları. Çekememezlikler, kavgalar.. Hadi hepsi >bir yana, işten çıkıp da eve gelmek için çekilen trafik çilesi... Bazen >caddede yolun ilerisinin göründüğü yerlerde kilometrelerce uzayan tıkanık >yolu, bekleşen arabaları görünce ağlayası geliyordu.>>> Sonunda varabildiği evinde olmanın mutluluğuyla elini, yüzünü güzel kokan >bir sabunla yıkadı. Yorgunluktan dile gelmiş ayaklarını yüksekçe bir yere >koyarak uzandı.>>> Gözlerini kapadı. Bugün ayaklarının sızlamasına bas ağrısı da eşlik >ediyor, Bremen mızıkacılarınınkine benzeyen uyumsuz bir koro gibi >kendilerince bağrışıyorlardı.>>> Sabunun hoş kokusunu duydu. Uyku, güzel kokulu yumuşacık mavi bir bulut >gibi onu sarıp sarmaladı.>>> Tam o bulutun üzerinde yola çıkacaktı ki, 'namaz' dedi içindeki ses, her> geçen gün biraz daha kısılan ses tonuyla..>>> İster istemez uyku bulutu aralandı, zihni yeni bahaneler üretmek için >harekete geçiyordu ki, içinden bir başka ses daha geldi.> 'Evde yemek yok ve akşama yemeğe arkadaşlarını çağırdın...'>>> Üç saniye içinde uyku kalmadı gözlerinde. O sevimli bulut kuvvetli bir >rüzgarla karşılaşmışcasına kaçıverdi geldiği bilinmeze. Hala ayakları >sizliyor ve başı ağrıyordu; yine de telaş içerisinde mutfağın yolunu tuttu, >telaşını bastıracak kadar kuvvetli değildi bu ağrılar.>>> Öyle bir telaştı ki namazı da unutturuvermişti.>>>>>>> İşte aile hayatı...>>> Bir Salı gecesiydi.>>> Oturduğu koltuğun üzerinde kah uyuyor, kah uyanıyordu. İşin gerçeği, >uykuyla uyanıklık arasında bir bölgede, Araf'ta duruyordu.>>> Araf'ın bu yanına geçip gözlerini, uykusuzluktan sızlayan gözlerini >aralayıp çocuğunun ateşini kontrol etti. Biraz düşmüş gibi olması Araf'ın >öbür tarafına daha rahat geçebilmesi için bir biletti sanki. İçi >rahatlayarak başını koltuğa dayadı.>>> Camiden yükselen sabah ezanı, hasta çocuğu soğuktan korumak için her >zamankinden daha sıkı kapatılmış evde açık cam bulamamasına rağmen, onun >Araf'ın öbür yanından bu yanına yaklaşmasına sebep olmuştu.> 'Çok bitkinim. Sabaha kadar uyutmadı çocuk. Aman ne çileymiş bu. Zaten >her şeyden hasta oluyorlar. Şimdi namaza kalkmak.. Uzun iş. Çocuk da ağlar. >Yok yok simdi olmaz.>>> Hep erteliyorsun ama.> Şu çocuk düzelsin başlayayım artık namaza. Aman düzelse ne ki, bu defa >öbürü hasta olur. Yok yok. bu çocuklarla namaz falan kılınmaz. Pek bir zor >olur, böyle bir vakit kil, üç vakit kılma. Hoş değil zaten. Hayırlısıyla >şöyle biraz büyüsünler. Kendi işlerini görür hale gelsinler.>>> Onların yürüdüğü, okula başladığı pazartesi günü başlayacaktı >namazlarına.. çok düzenli, bol dualı ihlaslı namazlar kılacaktı. >Hayırlısıyla bir gelseydi o pazartesi.>>>>> Yine bir Salı günüydü.>>> Bugün yıllık izninden bir gündü. Yorgun değildi, sabah da geç kalkmış, >ağır ağır aklına gelen bütün kahvaltılıklardan oluşan bir sofra kurmuş, >öğle yemeğiyle birleşen bir kahvaltı yapmıştı. Evin odalarında yavaş >adımlarla yürüdü. Televizyonu açıp elinde kumandasıyla koltuğa kuruldu. Bu >anın, bu mutluluğun tadını doya doya çıkarmak için eline bol miktarda >çekirdek almıştı. Çit çit.. Kanalları dolaştı. Hangisinde karar kılacağını >düşündü. Çıtır çıtır çitletilen çekirdeklerle önce bir film, sonra eski bir >film seyretti. Dışarıdan gelen yeni bir ezan sesi yine onu kımıldatamadı.>>> "Namaz" dedi içindeki güçsüzleşmiş ses. "Namaz!">>> Hiç yerinden kalkası yoktu. Zaten yarım yarımdı bütün namazları.> 'Hangi gün beş vakit kılıyorum ki.. bir vakit daha neyi değiştirecek... >İş hayatında çok zordu namaz kılmak. Hem ev, hem iş. Bu koşuşturmada çok >zordu. Çok zor. Zaten emekliliğime de fazla bir şey kalmadı. Ah >hayırlısıyla emekli olayım. Artık gerçekten her şeye yeni bir başlangıç >yapacağım. Benim yeni pazartesim olacak.'>>> Kendini ibadete verecekti. Her namazını vaktinde huşu ile kılacak, >pesinden kazalarını kılacak, tesbihatları yapacaktı. Dahası gece >namazlarına bile kalkabilirdi.>>> O gün yeni bir başlangıç olacaktı. Yeni bir hayatin ilk günü, bir >pazartesi> olacaktı. Ah o pazartesi bir gelse...>>> Çay demledi; bir süre çekirdek çitletti, çay içti. Sonra yavaş yavaş bir >uyku bastırdı. Kanepeye uzandı. Başının altına bir yastık aldı. Elinde >kumanda bir iki kanal daha gezdi. Yeni bir programda karar kıldı.> 'Oh be, tatilde olmak koşuşturmamak ne güzel! Ama tatilden sonra iş başı >yapmak hiç güzel olmayacak. Off, Allah vere de bu sene resmi tatiller hep >hafta içine denk gelse!' diye düşündü.>>> Uzanıp masanın üzerindeki takvimi aldı. Yıllık tatilleri gösteren >sayfalara baktı. 23 Nisan Salı, 19 Mayıs Salı, Ramazan Bayramı Salı, Kurban >Salı... Keyiflendi. Sonra öylesine karıştırmaya başladı takvimi. O günün >tarihine baktı: ..ağustos Salı. Çocuklarının doğum günlerine baktı: ..mart >Salı, ...haziran Salı...>>> Takvimin ilk sayfalarını açtı: 1 Ocak Salı, 2 Ocak Salı, 3 Ocak Salı, >mart Salı, nisan Salı...>>> Haziran, temmuz, ekim, kasım.. hepsi Salı..>>> Dün Salı, bugün Salı, yarın Salı.> 'Bir gariplik var bu işte! Acaba?' demeye kalmadan iyice yoğunlaşan sabun >kokulu uykuya daha fazla karşı koyamadı.>>> Esnedi, battaniyesini iyice üzerine çekti.>>> Günlerin, ayların, yılların, kısacası hayatın sadece Salı günlerinden >ibaret olduğunu anlayamadan uykuya daldı...>>>>> Uykuda mıydı, rüyada mıydı anlayamadı.>>> Kıpırdamak istedi; fakat hiçbir yerini oynatamadı, sonra gözlerini açmaya >zorladı ve gözünü açtığında bir anda çok şaşırdı.>>> Nasıl olabilirdi bu iş? Kendisini seyrediyordu.>>> Biraz yaşlıca bir hanım kazandan bir tasla aldığı suyu bir tahta üzerinde >yatan yari çıplak bedenine döküyor, diğer hanim da güzel kokulu bir sabunla >bedenini ovuşturuyordu...>>
PAZARTESİYİ BEKLERKEN....LÜTFEN OKUYUN ÇOK GÜZEL
(7 mesaj) (7 katılımcı)-
16 yıl önce gönderildi #
-
allah razı olsun çok güzel ibretlik bir hikaye rabbim namazımızdan ayrıma...
16 yıl önce gönderildi # -
allah razı olsun kardeşim.allahım bizi namazdan ayırma.kılmayanlarada kılmayı nasib eyle.
16 yıl önce gönderildi # -
Allah razı olsun kardeşim,genelde şeytan bize hep bu kandırmacayı yaşatıyor.
16 yıl önce gönderildi # -
DAHA ÖNCE OKUMUŞTUM AMA HATIRLATMAN İÇİN ÇOK SAOL...
16 yıl önce gönderildi # -
allah razı olsun.çok güzel.tıpkı benim kapanmam gibi olmuş bugün yarın derken yıllar geçti.neyseki rabbime şükürler olsunki sonunda nasip etti.rabbim cümlemize nefsini yenmeyi nasip etsin
16 yıl önce gönderildi # -
çok ibret verici
Allah razı olsun16 yıl önce gönderildi #
Cevapla
Mesaj gönderebilmek için giriş yapmalısınız.